18 Ağustos 2012 Cumartesi



            eskiden.. kendime çok yakın hissettiğim biriyle hararetli konuşmalarımızın birinde.. ki sanırım sonuncusuydu :)...şöyle demişti:


        'asla kimse sen gibi olamayacak.. ve asla kimsede beni bulamaycaksın'.... ve peşi sıra bi kaç cümle daha .. ama o gün beni en çok düşündüren cümle buydu..

      bu cümlenin aklıma gelişi çok uzun zaman sonra apansızca olduysa da çok düşündüm ve onu anladım .. bin yıl sonra gelen yağmurun da etkisi vardı tabi..

      şimdilerde yanımda olmayan,kokusu hatırımdan hiç çıkmayacak olan, ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın umut hep vardır..


                    geldiğinde olmazsan her zamanki taşın altına mektubu bırakırsın..

 


     ahh eski sevgili..
   
     nerden çıktın ki şimdi..

    sadece yürüyordum oysa..

    küçüçük bir dünya da aynı caddeyi kullanmak zorunda mıydın benimle..

   neden geldin ki öyle ansızın karşıdan..

    tam da yeni bir cümle kuracakken yanımdakine..

  taam da yeni bir ses duyacakken kalbim ..

  karıştırmadım ki ben seni
 
peki sen neden bozuyorsun topladığım hayatı..

neden diktin ki gözlerini üzerime..

bakma! bakma diyorum daha fazla bakma..

ya da bak .. evet evet  bak ve gör gözümdeki nefreti..

gözünden akan yaş saramaz ki zamanı ileri..


                       yönünüzü değiştirmek zorunda kalmanız kötüdür.
                       bi zamanlar her şey olanın başka birzamanlar hiç bir şey olması daha kötüdür..

                      ey eski sevgili sana not:' kokun gelmesin burnuma..'





17 Ağustos 2012 Cuma



yürümek..

en büyük terapidir..


rahatlatır.. 


unutturur..


hele bilmediğin bi yolda yürüyorsan herşey aniden geçer..


her adımda geride bırakırsın 


her adımda uzaklasırsın..


her bir adım devrimdir ...




evden çıkmak için 5 dakikanız vardır.son kez aynaya bakarsın.. hafif bi ruj unutulmasın lütfen . ve şöyle bi etrafa göz gezdirilir herşey yerli yerinde vee tamam çıkılabilir artık.

7katta olunmasına ragmen asansöre binilmez.merdivenler3 er 3 er inilir bi heycanla...


ve tam vaktinde 9.15 te otobüs durağında olunur..  kalp krizi geçirmemek için bi kaç kez öksürülür.. derin bi kaç nefes. kendi kendini telkin edersin .. 'sakin ol, hadi sakin ol'.. kalp ritmi yavaş yavaş düzelir..


ee ne için bu heycan ...??


otobüz gelir ama binemezsin . gelmemiş çünkü 'o'.. o kim mi? adını bile bilmediğimiz ama 2aydır aynı durakta karşılastığım aynı otobüse bindiğim ama hiç konuşmadığım, hep etrafında durduğum kokusunu içime çektiğim ama sesini hiç duymadığım kişidir 'o'..


ve onca zaman sonra ilk kez gelmemiştir.. bekledim tabi ki de... saaatlerce hemde.. o gün işe de gitmedim zaten işte umrumda değildi.. son zamanlarda umrumd aolan tek şey 'o' idi.. turuncu saçlı çoçuk.. 


nerdeydi? neden yoktu bugün? ve türevi soruları kendi kendime sorup kendimce cevaplar bulduktan sonra..


 tekrar eve döndüm ..canım hiç bişey yapmak istemiyordu. ertesi günü iple çektim .. 

sabah bi heycan koşarak gittiğim durakta yine yoktu.bi kaç gün sürdü bu durum. ve sonunda anladım. gelmeyecekti ... bellii ki gitmişti. burda değildi.. evi ,işi , şehri değiştirmiş olabilirdi.. herşey olabilirdi.. ölmüşte olabilirdi..

ne hissediyordum peki? derin bi nefes aldım ve içim acıdı. sadece bi an..sonra oturdum.. başım dönüyordu biraz geçmesini bekledim..sonrada evi taşıdım. işi değiştirdim.. artık otobüs değilde metro kullanıyordum. bi süre hiç otobüse binemedim.. sonra oda geçti.. geçiyordu çünkü herşey geçiyordu.. insan herşeye alışıyor demiyorum herşeyin geçmesi farklı.. bu sindirmek sindirilmek değil.. zamana yenik düşüp alışkanlık haline dönemsinden ziyade zamanda izi bile kalmayan yara gibi.. zamanın da yaraydı ama artık izi bile yok..


yazılan herşeyin yaşanmış olması gerekir mi?

yazılanların hissedilmiş olması gerekir mi?

yaşamadığım hissetmediğim bişeyi yazabilir miyim?

sordular ama cevap vermedim.. zaten yazdıklarım ne yaşadıklarımdı, ne hayalini kurduklarımdı... yazdıklarım sadece yazdıklarımdı ve öyle de kaldı. birer küçük yalan..



her kesin tek istediği 'yalan' mıdır? sadece duymak istenen.. buysa eğer , söyleyelim bizde bi yalan.. anlatalım o halde..

aşk.. işte hayatta ki en gerçek yalan..
nedir?? 'ben çok aşık oldum' 'ilk aşk unutulmaz' 'sen hiç aşık olduğu adamla evlenen birini  gördün mü?' gibisinden bi çok cümle duyduk şimdi ye kadar.. daha da fazlası daha karmaşıkları.. ama nedir aslında.. gerçekten de 'acı' mıdır?? aşk demek her zaman çile çekmek midir? bir yıl mıdır ömrü?? ömürlük olana raslanmamış mıdır hiç ???
ortak bi tanım bulmak zor..

bir gerçek yalandı belki de 'aşk' ın ki..

beyinle olan ilişkisi kesilmiş..kalbe giden kanı bulandırmış.. midemize karıncaları salmış.. ölümüne bizi açlık grevine sokmuş.. heyecanla beslenmiş bi duygu olabilir mi.. hayır bu kadar basit olmamamalı..
     
                                                                                                neyse..