18 Mart 2012 Pazar

uzun bi kuyruk düşünün.. upuzun ..   yıllarca bekleyip kuyruğun başına gelmeyi başarmış yaşlı bi adam kendi genç, ruhu yaşlı bi ihtiyar .. sonra birden vazgeçer ve gider.. uzaklaşır.. öyle uzağa giderki bağırsan duymaz göz görmez kalp hissetmez..
 peki neden??  sıkılmıştır bizim ihtiyar yıllarca ayakta durmaktan, yorulmuştur artık ve gitmeyi seçer.. gidip evinde oturup ölümün onu bulmasını bekler..
bekler bekler bekler..
yıllırca..
 boşa beklediğini anlar çünkü ölüm beklendeğinde gelmez..
 tekrar kuyruğa dönmeye karar verir .
yola çıkar günler haftalarca aylarca yürür.. ama o kuyruğu bulamaz ..
geri döneceği doğru yolu bulamaz bi türlü..
kaybolmuştur bizim ihtiyar..
geri dönemeyeceğini anlayınca oturur ve ağlar ..
 ölüm onu ilk gözyaşının toprağa düşmesiyle bulur..

                                                                                                                 (geç kalanlardan)
bloguma giriyorum.. yepyeni tertemiz bi sayfa açıyorum ve yazmaya başlıyorum ..
 daha önceden düşünmüyorum bi sonra ki cümlenin ne olduğunu bile bilmiyorum..
noktalama imla yazım vs vs sevmem, umrum olmaz.. kendim içi açmıştım bu blgu..
kimseye anlatmak istemediklerimi yazmak istemiştim bazen..
bazen de herşeyden uzaklaşmak için saçmalamak istemistim..
pek istediğim gibi olmadı galiba..
yalnız kalamadık..

16 Mart 2012 Cuma

zor bi insanım..  zor oluyor herşey .. yaralarım zor geçiyorum , zihnim zor unutuyor, zor seviyorum ... kendimi anlatmak en nefret ettiğim seylerden ve asla ifade edemeyecegim bikaç şeyi söyledim.. ne saçmaladım tam olarak bilmiyorum. yazdım gitti işte..

5 Mart 2012 Pazartesi


yolun tam ortasındaydı..
 zor nefes alıyordu..
elini kalbinin üzerine koydu kalp ritminin düzelmesini bekledi..
hiç kıpırdamadı, gözlerini yumdu..
bi kaç dakika sonra geçti..
şaşkındı biraz..  bir adım attı, durdu..
arkasına baktı kimse yoktu ya da görmüyordu..
 bi adım daha atttı, durdu ve tekrar arkasına baktı..
 birini mi bekliyordu.. yoksa biri mi seslenmişti..
 peki adı neydi? kendi de bilmiyordu..
durdu bi kaç saniye .
 sonra bi adım geriye geldi.
 arkasına baktı kalabalık , kimseyi tam olarak seçemiyordu bile..
 tanıdık bi yüz yoktu..
ama tanıyor olmalıydı hiç değilse birini..
ardındaki koca kalabalık sanki ilerlemeden duruyor onu bekliyordu..
gözlerini yumdu derin bi nefes aldı. önüne baktı ,
 herkes üzerine dogru yürüyor ama ona carpmıyolardı.
 bazısı hızlı bazısı yavas. bazısı da kosuyordu..
peki  kendi nereye gidiyordu?
kafası karışmıştı..
hangi yönün doğru oldugunu bilmiyordu.
yolun bası ve sonu yoktu onun için,  o zaten yolun ortasında uyanmıştı..  

4 Mart 2012 Pazar

Belki de insanların sizi anlayabilmeleri için onlara da aynı şeyleri yaşatmanız gerekiyordur!
dürüstlük?
nedir?nasıl bişedir?
yenir mi? içilir mi? :)

doğruyu söyleyince mi dürüst oluruz, doğru olduğuna inandıklarımızı söyleyince mi?

yoksa kendimize karşı bile dürüst değil miyiz?

kendine bile dürüst olmayanların karşısındakinden dürüstlük beklemesi doğru mu?

sahte miyiz? sahtekar mıyız ? kendini kandır, dürüstlük nutukları at! pehh!


... herşeyin aslında ne kadar da olduğundan farklı , olması gerekenden uzak, olmasını istediğinin tam aksi istikamette ilerlediğini farkettin an 'pişman' oluyorsun belki de... herşey için .. herkes için..

( bi parantezlik cümle yazmak lazım ayrıntı sevenlere : 'dürüstlük , doğrular, yanlışlar, hatalar, iyiler kötüler vs vs. aslında hiçbiri yok , sen de yoksun bende yokum.. gelecek bir zamanın rüyasındayız ve sen bana masallar okuyorsun )